Gözlerimiz önünde
insanlar ölüyor. Farkında mıyız? Değiliz. Neden? Alıştık. Nasıl? Çok ölüm
gördük. Uyanmamız için büyük ölümler olmuş ya işte itki değil mi? Ama çıkmadı
kimse meydana ve bağırmadı insanlara gür sadalarla: Durun kalabalıklar!
Gittiğiniz yer çıkmaz sokak demedi halka.
Durun kalabalıklar! Dumura uğradı parça parça her bir parçamız. Bakıp ah etmek ve geçip gitmeye yas diyoruz, ölümlere. Ölümler ölümlere ulanıyor ve kan ile sulanıyor toprağımız daima.
Durun kalabalıklar! Ortadoğu kan gölüne döndü. Kendimize bir bakalım. Yaptığımızdan öte yapmadıklarımıza, yapmaktan kaçındıklarımıza bir el atalım. Önce oturup okuyalım. Tek kitap evvela. İlmihal ve de ilmihal illa.
Durun kalabalıklar! Dumura uğradı parça parça her bir parçamız. Bakıp ah etmek ve geçip gitmeye yas diyoruz, ölümlere. Ölümler ölümlere ulanıyor ve kan ile sulanıyor toprağımız daima.
Durun kalabalıklar! Ortadoğu kan gölüne döndü. Kendimize bir bakalım. Yaptığımızdan öte yapmadıklarımıza, yapmaktan kaçındıklarımıza bir el atalım. Önce oturup okuyalım. Tek kitap evvela. İlmihal ve de ilmihal illa.
Durun kalabalıklar! Etrafınıza bakın. Göğe bakın. Son çok yakın. "Biliyorum yaklaşıyoruz her an, biliyorum oruçlu doğar insan ölümün iftar sofrasına."[1]
Oturup çayımı yudumlarken taburede, arkada konuşan insanlardan birisi yukardakileri söylüyordu karşısında oturan adama. Görmedim ama sesleri geliyordu. Kulak verdim. Dinledim devamını ve adam saydı tüm sayacaklarını, içinde kopan fırtınaları ardı ardına.
Kahir ekseriyetin
yaptıklarını yapmak sorumsuz kılar bizleri. Kalabalıklar arasında kalır
koyulaştırırız tek rengi. Doğru ise bu renk, yaşam varsa içinde ve de insan önemli
ise sistemde çok iyi. Fakat insan yok ise, şefkat-merhamet yok ise, rahmet yok
ise evvela kendimizi kaybederiz. Siyahı biraz daha siyah eder insanı sileriz.
Kalabalıklar
karşısına çıkmak, yanlışa meydan okumak haddi zatında “durun” demek maharet
ister, yürek ister, cesaret ister, inanç ister. Basit hesaplar uğruna siyaha ak
demek mecburiyetinde kalındığı vakit, anlık menfaatlerin korunduğu zaman asla
sürekli bir mutluluk elde edilemez.
Ortadoğu milletleri
şahsi menfaatlerinin kurbanı oldular. Kan akıtmaktalar. Üzerlerinde oynanan
karanlık oyunlara alet olmaktalar. Uyanmalarını diliyorum. Basiret sahibi
olmalarını temenni ediyorum.
Kolay mı? dedi diğer
taburedeki adam. Zor. Nasıl olacak peki? Evvela okumak. Tek kitabı. Ve ilmihal.
İlmihal.
Nasıl diyordu şair:
"Efendiler!
İlmihal okuyun. Evlerinizi Müslümanlığın öğrenildiği, konuşulduğu ve yaşandığı Müslümanhaneler haline getirin. Çok şey değil, sadece bir İlmihal kitabı bulup okuyun, öğrenin ve evcek uygulayın diyoruz. Bunun adeta bir mucize olduğunu göreceksiniz…"[2]
"Efendiler!
İlmihal okuyun. Evlerinizi Müslümanlığın öğrenildiği, konuşulduğu ve yaşandığı Müslümanhaneler haline getirin. Çok şey değil, sadece bir İlmihal kitabı bulup okuyun, öğrenin ve evcek uygulayın diyoruz. Bunun adeta bir mucize olduğunu göreceksiniz…"[2]
Bardağı bıraktım.
Arkamı döndüm ve bunları söyleyen adama, arkadaşına baktım. Arkadaşı yoktu.
Kime anlatıyordu adam bunları sormak istedim. Adam yoktu.
Kaldığı yerden devam
etti sohbet kafamda. Başlıyor muyuz bugün ilmihal okumaya?
Yorumlar
Yorum Gönder