Toparlanın, Gidiyoruz!

Pratik kılavuz olarak vicdan hiçbir zaman yanıltmaz.
Nurettin Topçu

İnsanın garipliklerinden biride bilmesine, ne kadar fazla ise de o bilmek, rağmen yanılmasıdır. Yanılmak çünkü yalnızca bilginin negatif korelasyonu olarak var bulunan bir yeti değildir insanda. Bilginin artması ile yanılmakta hiçe inmez, bilen bir insanın yanılmamak gibi bir garantisi hiçbir zaman yoktur. Peki bu ne değiştirir, niçin önemli bu hali izah?

Vezb[1] olan bu hayat her an insana yanılmak fırsatı, yanılmak bir fırsat mıdır?, sunuyor. Bu bir fırsattır. Yanılmak birçok kez bir şeylerin öğrenilmesini sağlar. Fakat kıssadan hisse kapılamayacaksa hayatın, insanın hayatındaki revşi[2]  değişmeyecekse, anlamını yitirir gider yanılmak eylemi. Bu istikamet belirleyen yanılmak peki ne ile olur? İstikamet belirleyen yanılmak yalnızca vicdan ile olur. Peki ama vicdan yanıltmaz ki? Vicdan yanıltır. Nasıl olurda yanıltır vicdan? İbadet ile, aşk ile, sabır ile yıkanmazsa kalbler, masivaya olan meyl artarsa yanıltır vicdan. Bilgi, belge olsa elimizde hiç yanılmayız değil mi? Yanılırız. Nereye varmaya çalışıyoruz? Tam olarak şuraya:

Epigrafta kullandığımız Topçu üstada ait olan “vicdan yanıltmaz” söyleminde üstadın bahsini ettiği vicdan, her an aşk ile yıkanan vicdandır. Fakat bu yıkanmanın gerçekleşmediği vicdandan bizi yanıltmamasını istemek, beklemek ne kadar yanlıştır. O halde bir yanılmanın neşet ettiği vicdanlar, aslında aşk ile yıkanmayan vicdanlar hem yanıltır hem de fırsat olabilecek yanılmanın, kıssanın payına düşen hissesini alamaz.

Doğru ve yanlışların bir birine karışması, bu doğru ve yanlışı ayırt etme gayretinde olanlar, bıçak üzerinde yürümek zorluğu ile kıyas bir durumdur bu, toparlanın gidiyoruz. Kaldığımız yerin bizim için değerli olması, orayı bizim için değerli kılan, oranın doğruları ile parelel bir doğru anlayışımız olmasındandır.

Mensubiyetimiz ile ünsiyetimiz arasında çelişki varsa, bu mensup olunan değerin doğruları ile doğrularımız arasındaki çelişkidendir. Vicdanlarımız bu mensubiyetin altında eziliyor ise, toparlanın gidiyoruz.

Hakikatin ışıkları bu bağlılık ile gölgeleniyor ise, toparlanın gidiyoruz.

Mensubu olduğumuz yerde bilgi artıyor fakat yanılmalar azalmıyorsa, toparlanın gidiyoruz.

Dert yoksa, efkâr yoksa, huzur yoksa toparlanın gidiyoruz.[3]

Biz yoksa, sadece biz varsa toparlanın gidiyoruz.

Hikmet yoksa, toparlanın gidiyoruz.

Vezb olan hayatlarımızın revşi değişecekse toparlanın gidiyoruz.

Toparlanın gidiyoruz, bunu vicdanımızla, aşk ile sabır ile yıkanan vicdanlarımız ile yapıyoruz ve şunu biliyoruz; Pratik kılavuz olarak vicdan hiçbir zaman yanıltmaz.


[1] Su gibi akıp gitme
[2] Gidiş, yürüyüş
[3] Dert, efâr, huzur bir arada nasıl olur? Yakında yazacağız.

Yorumlar

  1. Gitmek ya da gitmemek? Meselenin özü evvela toparlanabilmekten geçiyor zannımca. 'Toparlanın Gitmiyoruz/Toparlanın Gidiyoruz'... Ama illa ki toparlanın! Her şeyden önce ne olursa olsun toparlanın! Toparlanalım!.. Ne diyordu Zarifoğlu:

    "Gördük ki mekân değildir, zamandır önemli olan ve lakin o da değildir eylemdir önemli olan ve dahi o da değildir, kalp olmadıkça.."

    Selam ve dua ile, Aykatun...

    YanıtlaSil
  2. inandığımızı yaşamıyorsak toparlanın gidiyoruz
    bağırıyor ama duyuramıyorsak toparlanın gidiyoruz

    YanıtlaSil
  3. Toparlanalım vesselam. Biz adımımızı attığımız anda Hirâ dinginliğine dönüşür ortalık. Baki selam, muhabbetle, Aykatun...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder