Sonra Ne Oldu?

Felsefe tarihi öğrenmekle kalmadı doğunun alimleri, hikmet sahipleri. Önce öğrendiler öğreneceklerini ve daha sonra eklediler ilim halkasına nice değerli bilgileri.

Başlarken

En son ne zaman birini büyük bir iştah ve arzu ile bir şeyler öğrenmek, dinlemek için kulaklarınızı dört açtınız? 1 gün önce, 2 gün, geçen hafta, bu ay içerisinde?

Belki de hatırlayamıyoruz! Denilir ki insanlar birbirlerini saatlerce dinler, ilim öğrenir devam zorunluluğu olmayan hikmet evlerinde hocalarının her dersine katılırmış eskiden.

Eflatun’da Bizden

Bu yalnızca asyanın kandillerinin derslerinde değil, Felsefenin yazılı kaynaklarının ilk ortaya çıkışlarında da bu şekilde ilerliyordu. Halkın daha fazla kendinden haberdar olması için onlarda at sineği etkisi yapan filozoflar, uyumakta olan halkın uyanması harekete geçmesi için çalışıyorlar, rahatsız oluyorlardı. Eflatunda bizdendi. Biz ona asıl adı Platon olmasına karşın Eflatun dedik.

Hürriyet Bilinci Hürriyetsizlikten Doğar

İnsanlara önce hürriyetlerinin olmadığını anlatırsın ve sonra onlar da hürriyet ihtiyacı zuhur eder. Etrafındaki çeşitli sebeplerden hürriyeti kısıtlanan insan, hürriyetini kısıtlayan hukuka, topluma, inanca karşı bir tavır takınır. İnanca karşı takınılan tavır, kişinin kendi problemidir. Nihayetinde dinin doğmaları, nasları inanan kişi için geçerlidir. Bu yüzden hem dindar olup hem de dininin özgürlüğünü kısıtlamasından yakınmak abesle iştigaldir. Bu bilinci onlarda uyandıran ise batının filozofları yahut doğunun kanaat önderleri, alimleridir.

Yunus’da Bizden

Kırk yıl eğri odun getirmeyen hocasına bir alim. İlim zaviyesinden baktığınızda belki ortaya bir icat koymadı ve belki şehirler inşa etmedi ve fakat gönüller inşa etti. Yaradılanı yaratandan ötürü sevdi, nihai noktası, ulaşmak istediği rıza kendi bulunduğu deryaya bir kişi daha çekmek ve kendi yandığı aşkla yanacak kişiler görmekti.

İlim Başkadır İrfan Başka

Hasılı batının filozoflarının, ilim mesabesinde bıraktıkları ve insan hayatının fiziki unsurlarının düzeltilmesini mutluluk sayan felsefi düşünüşlerine karşın, Asya’nın kandilleri bu aşamayı bir sonraki merhaleye taşımış, toplumsal ve normatif bilimlerde menşeii yunan olan bu bilimi günümüz nihai noktasına ulaştırmıştır. Böyle bir halkın tahsil etmeyen umum halkı dahi arif kalmış, olaylar karşısında analitik çözümlemeler yapabilmiştir.

Batıya Akan Nehir

İçinde bulunduğu durumun farkında olmamak bir insan için en acı şeydir. Bugün Avrupalı filozofların, bahsettiğimiz felsefi düşünüş ortamı bir zaman batıya akmış olan bizim düşünüş ortamımız mı acaba? Tabi ki değil nasıl ki biz onlardan alıp eklemeler yapmış, şerhlerle zenginleştirmiş, muhasır medeniyetler seviyesinin kriterlerini insana insanlık onuruna yaraşır bir şekilde yaşayacak yaşam kalitesi olarak belirlemişsek; onlarda tüm bu nehrin suyunu mimari alanda gelişme ve fakat kültür olarak gerilemeye kullanmışlardır.

Daha Yeni Başlıyoruz

Bugün içinde bulunduğu girift çıkmazlardan kurtulmak, muhayyir bir şekilde izlediğimiz mamur şehirlerinden, tüm insanlığın yaşam tarzını insanlık onuruna yakışan, yaraşan bir şekle dönüştürmek hepimizin boynuna borçtur.

Asyanın Kandilleri

Batılı filozoflar uyandırma safhasına kadar iyiler ondan gayri değil. Toplumun arasında oldukları sürece iyiler iktidarda olduklarında değil.

Asyanın kandilleri uyandırma safhasından sonra çok daha iyiler. Kendisiyle yanacak birini, kendisiyle aynı aşkla kavrulacak birini bulmuş alim, daha ne istesin efendim.

Yorumlar