Kendimizi Niye Kandıralım Efendim?

"Dua kaderi değiştirir mi?" sorusuna cevabımdır:
Değiştirir; dua edersen, ‘dua etmeyen adam’ değil,’dua eden adam’ diye yazılırsın kadere.
(Senai Demirci )

Ama Ellerimi Yukarıya Kaldıracağım; Zor İş!

Aciz ve muhtaç insanın zihni, etrafında olup bitenlerle öylesine dolmuş ve o kadar kısa süreli bellek şebîhliği (benzerliği) kazanmıştır ki günümüzde; duyarsızlığın, tembelliğin, neme lazımcılığın bini bir para! Bırak insanın başkalarını düşünmesini, kendini düşünüp, açıp ellerini semaya, büküp alnını arza kendi adına af dilemeye bile mecali yok. Yorgun, bitkin ve hareket arzusu taşımayan bir nesil!

Karamsarlık İyidir Kötümserlik Değil
(Dücane Cündioğlu)

Efendim bu yorgunluk, bitkinlik var ya bize beraberinde kötümserliği de bir altın kase de sunar ki hafizanallah! Karamsar olan insan iyidir; çünkü an itibarı ile olanları, olan kötülükleri görür ve bu durumu Pollyannacılıkla yok saymaz; ama bu kişi umutludur gelecekten, umut eder, dua eder, duanın gücüne inanır ve gelecek adına iyi şeyler olacağını bilir ki bir Müslüman da böyle olmak durumundadır her daim. Bilakis dostlarım Kötümser gelecek adına olumsuz ön yargılarda bulunur ve:

-Ah ülke battı, vay bu millet yok olacak, bu gidişle iki yıla kadar Ahmet emmi de hakkın rahmetine kavuşur vs. vs. gibi bir sürü olumsuz öngörü. Gelecek adına umutsuzlanmak, kötümser olmak bizim işimiz değil. Biz yaranın üstünde kabuk görür, toprağın altında tohum arar, gecekondularda, harabeler de koskoca mutluluklar yaşar, yıkılır yıkılır her defasında ayağa kalkar, dua eder ve gelecek adına azimden sonra tevekkülü bir iştahla bekler, umutlanır da umutlanırız.

Sonra Ne Mi Olur?

Sonra edilen o dua, o sabır ve o sebatla neler olur neler. Mesela ateş on defa pamuk ipliğini yakar da on birinci de yakmaz, bir adam deniz üstünde batmayacağına inanarak yürür ve batmaz, bir baba doktorun ölür dediği çocuğu için, sabahlara kadar dua eder ve anne onun için sabah akşam yatmaz ve ilah-i kudret anne babanın sevgisi uğruna çocuktan canın almaz.

(D) aima (U) laş (A) llah’a

Hangi sevgili size günde beş defa randevu verir.
(İskender Pala)

En zor zamanında, en acılı anında, güller arasında, uçurum kenarında daima uğra, ulaş Allah’a. Günde beş defa usanmadan bıkmadan, yedi yirmi dört iste, dile, dua et; huzur iste, maneviyat iste, merhamet iste, şefkat iste, her canlının güruhu için kurtuluş iste, günahlardan beraat, hayırlara ve sevaplara doğru yol iste.

Hasılı Daima Ulaş Allaha. Dua O’nunla senin, bizim aramızdaki köprüdür. Yalansız, dolansız karşısına çıkmanın en güzel anı, yeri. Günahların için af dilemeye belki utandığın, utandığımız ve fakat başka da gidecek kapımız olmayan yer.

Dualar ve Aminler

Allah’ım böylesine halis niyetle yaptığımız bu işlerdeki kusurlarımızı affet; bize merhamet et; adaletinle muamele görmeye cesaretimiz de yok yüzümüzde yok, merhametinle muamele et; bizi seni unutturacak her türlü ilim, ortam, eş, dost, arkadaştan muhafaza et; akıbetimizi niyetimizle bir eyle ya Rab; gönlümüzü senin aşkınla doldur; affeyle sensiz geçen her anımızdan, seni anmayan her kelimemizden, seni işitmeyen her işitmemizden dolayı bizi, bizler mahcup ve onurlu çocuklarız.

Yorumlar