Esma’nın Gözleri

Suyu biz böyle geçeriz, bizi afet sanırlar.
Cahit Zarifoğlu
İsmail Kılıçarslan ve Sibel Eraslan kullandı ilkin bu başlığı. Konuşulabilecek ve anlatılabilecek her şey tek bir nazar, tek bir fotoğraf karesi ve haddizatında, nüve nispetindeki, gencecik bir kızda ortaya çıktı.

Firavunların daha güçlü olduğu bir çağ olduğunu söylemek ne kadar mümkün bu çağın düşünelim?

Bir çok muazzez kişilik bu zulüme kendi imkanıyla dur dedi. Kalemiyle, kelamıyla duasıyla. Bu günlerde geçecek.  Duracak akan kanlar.

Esma el- Biltaci rızıklandırılan rabbi katında, sembolü olarak, Adeviyye’nin kalacak hatırda. Telmihler kendisine bu isimden güç bulacak.

“Nasıl olmuşsa bilmiyorum, vurmuşlar bize biz vurmamışız” derken Zarif Şair birazda bu güne sesleniyordu belki de.

Esma’nın temsil ettiği bir direnişin, vakar ve sükunetin son raddeye ulaştığı bir dik duruşun, meyveleri çekilen acılar kurbiyetinde büyük olacak. Elbet bir Musa gelecek.

Her bir kûşesinde yeryüzünün acı çeken inananlar son sahnede hüsranda olanların bulunduğu yerde olmayacaklar. Esma da olmayacak. Diğer Adeviyye şehitleride.

Silahlar, toplar tüfekler karşısında sükunet, saffet, samimiyet ve elbette tebessümü Esmanın başka alemlerle farkımız olarak kalacak.

Düşünmeden, tereddüt etmeden, inanan insan, adım adım, gülümseyerek gider ölüme. Suyu biz böyle geçeriz bizi afet sanırlar.[1]

Her türlü zülumata karşı, dört bir tarafında dünyanın, müzmin bir hayat yaşayan inananlar, Nuhun gemisi yakındır.

Esma olmak üzere başta, tüm şehitler meydanlarda, yakışık aldığı şekilde insana, inanana, sizlere yakışacağı üzere insanlıktan, inancınızdan taviz vermediniz. Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.[2]





[1] Cahit Zarifoğlu
[2] Burhaneddin Kanlıoğlu


Yorumlar