Sona Yaklaşırken Başa Dönme Çabası!


"Beni leb-i deryaya gömün. Ben leventlerimin sesini ve denizin hırçın dalgalarını duymak istiyorum."

Yaptığı iş ve kendini adadığı değer ne ise, nihai noktada, akıbetini yaptığı işin kurallarına göre çizmek, son radde de ona göre oynamak eğilimde insanlar.

Epigrafta kullandığımız Barbaros Hayreddin Paşaya ait sözler de yukardaki tez için teşmil edilecek olursa elbette olaya katkı sağlayacak, argüman olacaktır.

İnsanın akıbetini yaptığı iş ile senkronize olarak çizme çabası şüphesiz, başlangıçta da söylediğimiz gibi, her meslek için geçerlidir. Uzun bir süre aynı işle müştegil olan insan, artık o işin bir parçası, dahası o iş insanın bir parçası olur. Bu ayrılmazlık bu iç içelik ve içkinlik beraberinde yaptığı işteki kaliteyi de; saygı, saffet ve samimiyeti de arttırır.

Bir kaptanın yapacağı en anlamlı davranış gemisini karaya sapasağlam ulaştırmak, ülkeler fethetmek ise, en anlamlı ölüm de gemisi üzerinde ölme, denizleri mezar kabul etme, en ekstrem noktada da deniz de olmayan mezarının deniz sesi olan bir yerde olmasını istemesi şeklindeki ölümdür muhtemelen.

Bir felsefeci içinde, kaptanvari bir davranış sergilemek, işinin, gereklerini yerine getirirken yahut, işinin gereklerini yerine getirdikten sonra yine bir felsefeci gibi bir akıbet arzu etmek, kaptanvari bir ölüm ile aynı kefededir.

Düşünmeyi teorik aşama da bırakmadan, arzu duyduğu toplumun, kendi ütopyasının oluşumu için pratik olarak çalışan, caddenin temizliğinden şikâyet ederken, çözüm olarak önce kendi kapısının önünü süpüren erdemli bir düşünür elbette, akıbetinin temiz bir yerde, teorisini uyguladığı pratikte, oluşumu için çalıştığı ütopya ülke de isteyecektir.

Heidegger’in birçok kez yazılarını oluştururken kullandığı “Bir düşünme çığırı için yakışık aldığı üzere bu irdeleme, bir soruyla sonlanmaktadır.” sözleride yine yapılan işlerin, yapılan işlerin kurbiyetine yakışır akıbetle sonlanmasının ne kadar anlamlı olduğunu ispat ediyor. Öyle ki bir felsefe metninin soruyla, bir düşünme çığırının yeni bir soru ile sonlanması anlamlı ve değerledir.

Niyet ve akıbetin aynı olması isteği bengi bir istektir. İnsanların dünyanın gidişi ve yaşanmışlıkların tekrarı için sona yaklaştığında başa dönme çabası, böylesi bir istek, yaptıklarını yeniden yapma, yaşadıklarını daha anlamlı yaşama çabasından ileri gelmektedir. Mesleğinde daha ileriye gitme arzusu için sona yaklaşan kişinin başa dönme isteği bundandır. Bir felsefecinin yeni okumalar yapma çabası, tekrarla bir kitabı okuma çabası, daha iyi anlama gayesi taşıdığı için, bundandır. Dahası sona yaklaşıldığında, başa dönme çabası, yaşanmışlıklar bundandır.

Asla başa dönülemeyeceği gerçeği de başucumuzda dururken o zaman yapılacak en anlamlı şey işimize, değerlerimize uygun bir akıbet arzusudur. Bir kaptanın şunu demesi gibi:

"Beni leb-i deryaya gömün. Ben leventlerimin sesini ve denizin hırçın dalgalarını duymak istiyorum."



Yorumlar