Işık Doğudan Yükselir*


"Sizi Rahatsız Etmeye Geldim."[2]

Öncelikle yazımızın bir serzeniş yazısı olmayacağını; bilakis bir gurur tablosu çizeceğimizi ve bizim ülkemizden kalkıp göç eden beyinlerin, dünyanın müferrah bir yaşam alanı olması yolunda, nasıl mihenk taşı oluşturduklarını, birer rehber olduklarını yazacağım.

Evet ışık doğudan yükselir, bu hem bir realite hem de tüm insanlık tarihi göz önüne alındığında bir sosyal, toplumsal gerçekliktir. Yalnız son birkaç yüzyıldır bu yükselen ışık öyle bir hâl aldı ki, bizlere adeta evet ışık doğudan yükselir; ama gelir batıda konaklar, burayı ev edinir der gibi bir hâl zuhûr oldu.

Vikipedi Beyin Göçünü şu şekilde tanımlıyor: Yetiştirilmesi için büyük kaynak gerektiren veya yetiştiği halde ilgisizlik ve olanaksızlık nedeniyle bilim adamı, hekim, mühendis vb. gibi vasıflı insan gücünün daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesi.[3]

Beyin göçünün bu tanımı 21. Yüzyıl kapital dünyasının tanımıdır. Doğru tanım şudur efendim: Geliştirilmesi için büyük çabalar gerektiği halde, kendi içinde çalışan bir kafa bulamayan toplumlara, diğer toplumlardan, örneğin: Türkiye, çalışan bir kafanın göç etmesi.[4]

Bu söylemler engelleyemediğimiz gidişlerin arkasından bir haklı çıkma propagandası değildir. Bu söylemler gidişlerin arkasından yakılmış ağıtlar hiç değildir. Bu gidişler sadece beyin göçü olarak da algılanmamalıdır üstelik. Bu gidişler bizde tarihten gelen bir kültür ve başkalarını rahatı için rahatsız olmanın gerekliliği çalışmasıdır.

Bu toplumun insanı yoksulluğun (maddi veya fikri yoksulluk) olduğu her yeri yemyeşil etme arzusuyla, ihya etme gayesiyle seyahat etmişlerdir. Seyahat iyidir. Gitmek, ihya etmek için gitmek, kazançtır.

Ahmet Yeseviler, Mevlanalar, Somuncu Babalar(Somuncu Baba’nın ailesi) ülkemize gelmişlerdi. Anadoluya gelmişlerdi. Ne kadar da iyi oldu demi. Ayrıca Osmanlı’da:

Padişahların, Osmanlı topraklarındaki muhtelif yerleri devletin ileri gelenlerine: "Sana orayı , bahşettim" demesinin.

"Verilen yeri imar et!' manasına geldiğini ve bu varlıklı Osmanlı paşalarının, o toprakların mamure haline gelmesi uğrunda servetlerini tükettiklerini bilmeyenimiz yoktur.

Dünyanın dört bir tarafı biz inananlara bahşedilmiştir.

Çalışan kafalarımız; gittiği her ülkenin ihyası için çalışıyor, geride kalanlarla da düşünüş hayatımızı idame ettiriyoruz. Gitmek demek, yok olmak demek değildir. Bu bir kazançtır.

*En azından kıyamet gününe kadar.
[2] ŞERİATİ, Ali, Kendisi Olmayan İnsan, İç Kapak Yazısı, Fecr Yayınları
[3] Vikipedi
[4] TOPAL, Fethullah

Yorumlar