Nuri Pakdil ve Felsefe

Yazmak: uzun yürüyüşe başlamaktır.[1]

Yazdıklarıyla yaşamıyla çıkardığı dergi ve kurmuş olduğu yayınevi ile hayatını edebiyata adamış, düşünceye adamış ve dertlenmiş bir kişidir Nuri Pakdil. Bu yüzden Edebiyat ve Felsefe başlığı altında yazımı oluşturmaktansa Nuri Pakdil ve Felsefe başlığı altında yazımı oluşturmaya çalışıyor ve bunun sizin tarafınızdan da kabul bulunacağını ümit ediyorum. 

Hayatı ve yayınlanmış eserleri hakkında buradan bilgi alabilirsiniz bu büyük edebiyatçının. 

Burada bir ayraç açalım; 

Felsefe ve edebiyatı birbirinden ayrı görmekte; topyekûn birini diğerine irca etmekte abesle iştigaldir. Bu iki alan asırlar boyunca birbiriyle baş başa bulunmuşlar, birlikte yol almışlardır. 

Birçok büyük edebiyat eseri, felsefi ideolojik bir arkana plana sahiptir. Bunu elbette genele teşmil etmiyoruz. Öte yandan felsefi arka planı bulunan edebiyat eserleri bugün insanların kült eserleri olmuştur. İnsanlar bu eserleri aşkla, şevkle okumaktalar bu gün hâlâ. 

Birçok büyük filozof edebiyat ödülü almış ve oluşturduğu düşünce sistematiğini, insanlara bazen roman, bazen şiir ve bazen de edebiyatın diğer tüm alanlarından biriyle, bir kaçıyla vermeye kalkışmıştır. Başarılıda olunmuştur. Ayracı kapatıp tekrar Nuri Pakdil’e dönecek olursak; 

“İnsanın, ödün vermeden savunması gereken bir gerçek var: kendi anlamı”[2] diyor Pakdil Bağlanma adlı kitabında. Kendi anlamını oluşturma yolunda toplumsal yapısından da toplumsal yapısının düşünce sisteminde etkilenen insanın, hallerini Edebiyat Dergisinde yıllarca anlatmıştır Pakdil. 

Her ne kadar felsefi sistemler halka sunulurken edebiyatı kullanılıyor olsa da, edebiyat eserleri ekseriyetle kendine mülhem olarak felsefeyi alsa da bu olay Pakdil’de tersine dönmüş ve o dertlerini, yaşadıklarını, ulaşmak istediği, toplumu ulaştırmak istediği refah seviyesi fikrini doğrudan doğruya yine bu bahsini ettiğimiz olgulardan mülhem edinmiştir. 

Yazdıklarında bir felsefi cenahın sözcüsü olma amacı gütmemiş, ama bazı felsefi ekollerin görüşlerinin parelelinde yer yer yazılar yazmıştır. Neşterle ayırır gibi edebiyat ve felsefeyi bir birinden ayıramayışımızın bu iki kanatın birlikte daha güçlü olur fikrini benimsememizin sebebidir Pakdil. “Her cümlenin vebali ağırdır.”[3] Diyerek kullandığı dilde sözcüklerde azami derece de gayret göstermiş ve yazdığı edebi eserler yıllar sonra bir tutarlı düşünce sistemi oluşturmuştur. 

Yeni dünya düzeni konusunda yazdıkları bugün ele alınacak olsa, oluşturulan yaşanılabilir, anlamlı, modern felsefi ekollerin düşünsel arka planını oluşturur. Zira amaç insanı kendi anlamı. 

“Yeryüzünde, insanın değerleri unutulduğu için herkes birbirlerini öldürmektedir. İnsanlık için hiçbir şey yapmadan başkasını öldürene, aslında kendi kendini öldürdüğünü anlatmalıyız. Ancak böyle geçile bilinir ölümlerin önüne. Akan, yalnızca insan kanı değil, insanlığın da kanıdır.”[4] 

Yukarda iktibas ettiğimiz bölümden hareketle, dahası külliyen Pakdil’in kendisinden hareketle şunu söyleyebiliriz ki, karşılıklı bir alış veriş halinde olan felsefe ve edebiyatın yönü sadece edebiyattan felsefeye yahut sadece felsefeden edebiyata değildir. Pakdil’in edebiyatla ortaya koydukları felsefi bir sisteme dönüştürülüp geleceğin felsefesi olarak insanlara sunulabilir. Sunulmalıdır. 

Yaptıklarıyla, yazdıklarıyla, yaşadıklarıyla bir filozof tutumu sergileyen büyük edebiyatçı Pakdil. Henüz herhangi bir eserini okumamış olanlar için, geleceğin filozofları, dahası gelecek hakkında kaygısı olan meraklıları için, Pakdil’in; Batı Notları, Bir Yazarın Notları – 1 yahut Bağlanma kitaplarının herhangi birinden başlamak onu anlama yolunda önemli olacaktır. 


[1] Nuri Pakdil, Bir Yazarın Notları-1, sy:12, Edebiyat Dergisi Yayınları, Ankara, 1980 
[2] Nuri Pakdil, Bağlanma sy:53, Edebiyat Dergisi Yayınları, Ankara, 1979 
[3] Nuri Pakdil 
[4] Nuri Pakdil, Biat III, sy: 21, Edebiyat Dergisi Yayınları, Ankara, 1981

Yorumlar